Bir cok -izm gibi feminizm de hakli sorunlara parmak basarken haksiz artniyetler besliyor diye dusunuyorum, kadini erkekten daha ucuz isci yapmak ve isci sayisini ikiye katlayarak erkeklerin de maaslarini dusurmek artniyeti var gibi geliyor, endustri devrimi sonrasinda. Yoksa feminist elestirilerde adalet arayisi elbette hakli.
Kazakistan'da kadina aile ici siddet orani %90. Misir'da kadina taciz orani %90. ABD'de tecavuze ugrayan ortaokul, lise ogrencisi kiz cocuklari orani %20, taciz orani %80, erkek cocuklarinda %10, vs... bu rakamlar dudak ucuklatici. Peki insanlik olarak bu hale nasil geldik?
<<~200bin yillik homo sapiens tarihinde avci toplayici kabilelerde gordugum kadariyla yasli/genc, kadin/erkek vs esdegerlik ve bariscillik (dusuk suc orani gibi) soz konusu (esitlik demiyroum, esdegerlik diyorum, cunku herkesin sorumluluk ve aktiviteleri net ve ayrik bir sekilde tanimlanmis).
Anladigim kadariyla tarihte 10bin yil once tarimin ilk defa cikmaya basladigi donemlerde bitkilerle birlikte hayvanlarin da evcillestirilmesiyle gocebe hayvancilik dunyada var olan birkac lokal tarim medeniyeti haric (oncelikle Misir ve Mezopotamya, sonraki bin yillarda ise Hint, Cin, Kore, Japon, Aztek, Maya, Roma, vs.) insanligin kalan cogunlugu icin giderek en yaygin mod haline geliyor (neolitik tarim cevreyi, topragi, cesitliligi oldurdugu icin avcilik giderek surdurulebilirlik acisindan zorlasiyor).
Gocebe hayvancilikta erkegin rolu avciliktan cobanliga donusuyor. Avcilikta hem vahsi durtulerini guvenli bir sekilde ifade edebilen, hem de gunde ortalama birkac saat avciliga yettigi icin kabilenin diger (su tasima, odun kirma, ates yakma -o zaman zippo yok tabi-, gibi) agir islerine yetisebilen erkek, coban olunca vahsetini kadina ve cocuga, yahut kendisinden zayif erkege zulme donusturuyor ve coban tum gunu koyunlarla yatarak gecirdiginden kabilenin tum agir isleri kadina kaliyor. Ayrica et proteinin yerini sut ve urunleri alinca, onceden protein kaynagi olarak hayvani pisiren erkekken, ve kadin sadece karbonhidrat kaynagi sebze/meyve/ot dograma/pisirme yaparken, simdi protein kaynagi yogurdu, peyniri, yagi yapan da yine kadin oluyor. Dahasi tum bunlar da yetmeyince tarim toplumlarina hali, comlek vs uretmek zorunda kalan da yine kadin oluyor, erkegin bunlari satip karsiliginda tarim urunlerini satin alabilmesi icin.
Kadinlar boylece kabilenin koleleri durumuna dusunce ilk defa gocebe hayvanci kabilelerinde kadina ve cocuga siddet gozlemleniyor. Aksam cadirda dayak yemek, aile ici siddet, evlilik hayatinin bir normu haline geliyor.
Tarim toplumunda kadin/erkek esitsizligine bir de sosyal sinif farki ekleniyor. Endustriyel kurede de aile ici siddet ve sosyal sinif farkinin yani sira, somurge milletler kavrami da ortaya cikiyor. 1. sinif denilen ulkeler 2. ve 3. sinif ulkeleri topyekun (para denilen degeri belirsiz kavramin manipulasyonu ve savas teknolojileri vs sayesinde) somuruyorlar.
Yani son 10bin yilda dunya capinda ivmeyle artan zulum grafiginin yalnizca bir parcasi aslinda erkek egemenlik yahut kadina siddet ve baski.
Avcilik yapamayan erkegin vahsi yonunun "terbiye"ye ihtiyaci var, bunu da ya gunumuz medeniyeti erkegi efeminelestirerek metroseksuel gentilmen erkek modeli seklinde terbiye ediyor, ya da vahiy gelenegi nefis tezkiyesi altinda erkegi (kadini da tabii ki) terbiye ediyor.
Kurban bayraminda kurban kesilmesinin cok mana ve hikmetlerinden yalnizca biri olarak da erkegin kan akitma ihtiyaci olabilecegini dusunuyorum, gerci artik internetten siparisle kurban veriyoruz bir cogumuz, bahsettigim milletler arasi esitsizlikten dolayi.
Saglikli kadin-erkek iliskileri icin, cocuk egitimi icin, yasam tarzi icin, diyet, egzersiz ve medikal pratikler icin, toplumun sosyoekonomik duzeni icin, vs avci toplayici medeniyetlerinden, insanlik olarak ortak atalarimizdan ders almali ve cikardigimiz dersleri icinde bulundugumuz endustri sonrasi bilgisayar cagina adapte etmeliyiz diye dusunuyorum.
Tarim toplumlarinin medeniyetleri ve tarim toplumlari icinde de ozellikle bilinmeyen ve bildigim tek bariscil devrimi gerceklestirmis olan Muhammed asm ve arkasindan gelen 4 emirin medeniyeti de (islam medeniyeti demiyorum cunku 30 yil kadar suren bu surecten sonra Emevilerle beraber yaygin tarim medeniyeti yeniden hortluyor, uzerine "yesil" bir boya ile, Muhammad asm'in getirdigi devrimsel unsurlarin cogu devamlilik gosteremiyor, bunu da sonradan musluman olan toplumlarin kafa yapisinin hala tarim sistemi icinde calismasina bagliyorum), avci toplayici medeniyetler gibi calisilmali ve hepsinin ideal unsurlari gunumuz global zulum ve somuru medeniyetine mezcedilmeli.
Gunumuz teknolojisinin avantajindan, ancak bu sekilde bu medeniyetin dezavantajlarindan arindirarak faydalanabiliriz.>>
Peki tum bunlari dert edinmeli miyiz? Oyleyse neden?
<<
Kendimi iyilestirmeye ve dunyayi iyilestirmeye cabalamak icin bana fitratimda konulmus adalet ve baris saiki aslinda ayni ve bir. Benim icin dogru olan insanlik icin, evren icin dogru olandir ve vice versa. Gunluk hayatimdaki en basit gorunen tercihlerimi dahi degerlendirebilmek icin insanligin hatta varligin butununu goz onunde bulundurmak zorundayim. Kendime sikca su soruyu sormaya calisiyorum: eger dunyadaki herkes bunu yapsaydi bu, dunya icin daha mi iyi olurdu daha mi kotu? Bunu ideallerimi belirlemedeki kistasim yapmaya cabaliyorum.
Eger "ben"i, "ailem"i, "milletim"i, hatta "gunumuz"u vs bu holistik evrenden (zaman ve gayb boyutlari da dahil olmak uzere) kopararak dusunursek saglikli, realiteyle bagdasan sonuclara ulasilabilecegini sanmiyorum. Ustelik "ego"ist bir noktadan yaklastigimizda kalbimizin, ruhumuzun, vicdanimizin insani temel degerleri haykirislarina kulak tikayip, nefsimizin, ruhumuzu tatmin etmeyen, aksine bogan heva ve heveslerine kole olmamizin riski yuksek.
Sorumluluklarimizi da bize verilen yetenekler, bilgi, vs ve bana verilen arzular ekseninde dusunmeye calisiyorum. Eger bize merhamet, sevgi, adalet, hikmet, baris, vs ve bunlarin evrende hakim olmasi sevdirildiyse, insaniyetimizle celismemek icin tum yetilerimizi imkanimizca bu amac dogrultusunda kullanmaya niyet etmeli ve caba gostermeliyiz (yani dua hali) diye dusunuyorum.
Ustelik "eger dunyadaki herkes bunu yapsaydi bu, dunya icin daha mi iyi olurdu daha mi kotu?" dusturunca, herkes ya da en azindan insanlarin cogunlugu, kendi imkanlari nispetince tum insanligi dert edinerek baris ve adaleti tesis icin bir niyet ve caba (dua*) icine girse bambaska bir dunya bizi bekleyebilir. Yeter ki Iblis (Seytan'in umitsiz anlamina gelen lakabi) gibi umudumuzu kaybetmeyelim, evrendeki tum guzelliklerin Mutlak sahibi ve kaynaginin, biz insanlar istersek, avci toplayici zamaninda oldugu gibi, hatta daha da guzel bir dunya Yaratacagina da inanalim, emin olalim. Bu anlamda egitim gormus, farkindalik sahibi insanlar olarak, cehalete terkedilmis cogunluga isik tutma sorumlulugu bizlere daha cok dusuyor.
...seklinde nacizane goruslerim var. Siz ne dersiniz merak ederim. Yorumlarinizi paylasmaniz, yanlis bildigim noktalar varsa duzeltmeniz umidiyle :)