Saturday, April 17, 2010

11/3/08 My Turkish Translation of Baudelaire's "Le Crepuscule du Matin"

Sabahın Alacakaranlığı

Kışlaların avlularında zil çalardı ve sabahın rüzgarı
Sokak lambalarının üzerinden üflerdi.

Bu, o saatti ki, kötücül rüyalar sürüsü
Esmer delikanlıları yastıklarında kıvrandırır;
Seğiren, kıpırdayan kanlı bir göz çanağı gibi,
Lamba gün ışığında kırmızı bir lekeyi andırır;
Hırçın ve ağır bedenin yükü altında ruh,
Lamba ile gün ışığının savaşını canlandırırdı.
Meltemin sildiği göz yaşlarına boğulmuş bir çehre gibi,
Kaçışan şeylerin titremeleriyle dolu hava.
Ve adam yazmaktan, kadınsa sevmekten bitkin.

Üç beş evin dumanları tütmeye başlıyordu,
Ağızları açık zevk kadınları
Soluk göz kapaklarıyla aptal bir uykuya dalmışlardı;
Dilenci kadınlar, zayıf ve üşüyen göğüslerini sürüyerek,
Közlerini üflüyorlardı, parmaklarını üflüyorlardı.
Bu, o saatti ki, soğuk ve sefaletin ellerinde,
Doğuran kadınların acı çığlıkları artar;
Köpüklü kanlarla kesilen hıçkırıklar gibi
Horozun uzaklardan ötüşü sisli havayı yırtardı.
Binalar bir sis denizinde yıkanıyordu
Ve düşkün evlerinin dibinden, can çekişenlerin
Son hırıltıları yükseliyordu düzensiz hıçkırıklarla.
Sefiller dönüyordu evlerine, işlerinden bitkin.

Soğuktan titreyen seher, pembe yeşil entarisiyle
Issız Seine’in kıyısında ilerliyordu ağır ağır,
Ve loş Paris, ihtiyar işçi,
Gözlerini oğuşturarak iş aletlerini avuçluyordu.


http://fleursdumal.org/poem/167 You can find a few different versions of the English translation of this poem and other Baudelaire's poems on this website.

Francais a Turc traduction - Fransizca Turkce ceviri tercume

No comments:

Post a Comment