Wednesday, April 29, 2015

Karanligin Otesinde Gordum Onu

>>>>
Konu: Tinsel Portre

Karanlığın Ötesinde Gördüm Onu

Zifiri bir karanlık vardı. Karanlık sanki üzerime çökmüştü. Bütün yüküyle karanlığı üzerimde hissediyordum. Bu anların sonu yok gibi geliyordu. Yürüyordum, fakat büyük bir korkuyla... Düştü, düşecek... Önümde içine düşeceğim derin bir çukur mu vardı, yoksa, çarpıp yere kapaklanacağım bir tümsek mi, yoksa bir ağaç mı?

Göz gözü görmüyordu. Biliyordum, o yolda ağaçlar vardı, küçük, tatlı çiçekler vardı. Fakat, onları görüp, zevk alamıyordum. Yol, güzel bir göl boyunca uzanıyordu. Fakat, gölü göremiyordum, yalnızca göl yerine boşlukta ilerleyen beyaz maddeler görüyordum. Biliyordum, onlar göldeki dalgaların köpükleriydi. Fakat, yine de korkuyordum. Nelerden korkmuyordum ki, hayalimden bile. Bir kelebek parmaklarıma çarpıp geçti. Ürperdim. Bu, önüme çıkacak büyük bir ağacın habercisi olan bir yaprak mıydı yoksa? Bir hışırtı duydum. Yaprak hışırtısıydı. Bilmeme rağmen korkuyordum. Belki de birisi bana doğru yaklaşıyordu da, bir ağacın dallarına sürtünmüştü. Karanlıktan yararlanmak isteyen kötü niyetli birisi olmasın!

Neden sonra aklıma gündüzleri yollarda ne kadar da rahat yürüdüğüm geldi. Sanki aydınlık sıradan bir olaydı. Bir ağacı incelemek istesem rahatlıkla inceleyebiliyordum. Görmek, sanki gayet normaldi. Halbuki, düşünsenize... Bir insanın bir ağacı görebilmesi için etrafın aydınlık olması gerektiğinden tutun da kirpiklerinin rengi bile önemliydi. Eğer bir insanın göz kirpikleri beyaz olursa o insan hiçbir şey göremezdi. Demek, görmek o kadar da basit değildi.

Daha sonra aklıma biraz önce düşündüklerim geldi. Bu gecenin karanlığı bana aydınlığın varlığını hissettirmişti. Daha önce ben aydınlığın varlığını bile düşünmemiştim.

Elimin bir dikene sürtünmesiyle ufak bir çığlık atarak daldığım düşüncelerimden uyandım. Fakat biraz sonra bu olayın beni sarsan düşüncelerle ne kadar da bağdaştığını gördüm. Elimin acımasının ne kadar da güzel olduğunun farkına varmıştım. Düşündüm: Demek insan kötüymüş gibi görünen bir olayla karşılaşınca, şimdiye kadar belki varlığını bile düşünmediği bir gerçeği farkedecekti.

Birden rahatladım. Artık korkmuyordum ondan. Çünkü biliyordum ki, bu karanlık bana aydınlığın varlığının farkına varmam, onun hayatımda ne kadar da önemli bir yeri olduğunu öğretmek için vardı. Demek her şey anlamlı, her şey bir görevi yerine getirmek üzere varedilmişti. Aydınlığı seviyor, "çok şükür ki aydınlık var" diyebiliyorsam, bunu karanlığın varedilmesine borçlu olduğumu anlıyordum. Mutluluğumu sağlayan her varlık benim için anlamlıydı. Karanlık da öyle, elime batan diken de... Aydınlıkla gönderilen mutluluğu, karanlık sayesinde kucaklayabiliyordum. Şimdi onu seviyordum artık. Düşüncelerimdeki karanlık noktaları aydınlatıyordu. Karanlığın ötesindeydi aydınlık.
>>>>>
Hazirlik 2. sinifta yazmistim Galatasaray Lisesi'ndeyken. yiiiil 1994-95. 11 yasindaymisim. 

Bu yazı aslında basit örneklerle şer problemine yaklaşımdaki bazı temel önermeleri ifade ediyor. Şer problemine detaylı ve akademik seviyede yaklaşan bir makale için tıklayınız.

No comments:

Post a Comment