Saturday, April 5, 2014

"Cehenneme varmayacak kimse yoktur" ne demektir? Meallere dikkat

19:71 (Turkish) Sizden ona girmeyecek/varmayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldigi bir karardir.
(Wain minkum illa wariduha kana AAala rabbika hatman maqdiyyan
19:71 (Asad) And every one of you will come within sight of it: [55] this is, with thy Sustainer, a decree that must be fulfilled.) 
Note 55 (Quran Ref: 19:71 )
Lit., "none of you but will reach it". According to some of the classical authorities, the pronoun "you" relates to the sinners spoken of in the preceding passages, and particularly to those who refuse to believe in resurrection; the majority of the commentators, however, are of the opinion that all human beings, sinners and righteous alike, are comprised within this address in the sense that all "will come within sight of it": hence my rendering.(Quran Ref: 19:71 )
Yani, 
(19:71: "Ve o, icinizden her birinizin gorus alanina girecektir: bu Rabbinin indinde gerceklesmesi kesin/sart bir karardir.")
(Not 55) Literal ceviride "icinizden oraya varmayacak kimse yoktur." Bazi klasik otoritelere gore "sizin icinizden" derken kastedilen onceki ayetlerde bahsedilen (19:69) "azginlik gosterenler"dir, ve ozellikle de dirilise iman etmeyi reddedenlerdir (19:66); ancak, mufessirlerin cogu, "icinde yanilan yer"in (cehennem) (19:70) butun insanlarin, hem gunahkar hem de muttakilerin, "gorus alanina" girecegi fikrini paylasirlar. Cevirimdeki "gorus alanina girecektir" ifadesi bu yorumlara dayanir. (Asad Not 55 yaklasik Turkce anlami)

Bir onceki mesajimin kisa ve uzun versiyonlarinda (http://pan-cck.blogs...r-ne-demek.html) degindigim, Kur'an'i okurken goz onunde bulundurmak gereken ilkelere eklenmesi gereken onemli biri de Kur'an'in tarihi ve baglamsal bir belge degil, her zamanda ve her kisiye bir hidayet kaynagi olusudur. ( 2:2 (Turkish) Bu, kendisinde süphe olmayan, muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptir.) Bu nedenle her bir ayet okundugunda, su anda bu ayet bana ne vahyediyor diye sormalidir. Zira ayetler yalnizca Muhammad asm'a degil Kur'an'i hidayet niyetiyle okuyan herkese vahyolunmustur. (Burdaki "vahyolunmustur" ifadesinin Kur'an'daki anlami icin Nahl suresi 16:68-16:69 ve linkteki ilgili aciklamaya havale ediyorum http://pan-cck.blogspot.com/2014/04/kuran-ayetlerinin-sonsuz-anlam.html) Ayet, mesaj, isaret demektir. Kur'an'in dilinde, hem Kur'an'in misralari, hem de kendimizin de dahil oldugu evren, Allah'in ayetleri yani isaretleri olarak nitelendirilmektedir. Demek hepsinden ogrenilecek dersler vardir. 

Bu ayeti okurken, kendime, 'su anda bana ne mesaj tasiyorsun' diye sordugumda Allah aklima getiriyor ki, evet en gunahkar insan da, en muttaki insan da, nefis (yani, insanin icindeki hayvani ve seytani egilimler, ego, cherokee'lerin ifadesiyle insanin icindeki savasan iki kurttan nefret, kiskanclik, hirs gibi egilimleri olan kotu olani) sahibidir. Hayvani egilimlerin faydasi, bize nasil ayetlik yaptigi bellidir, en basitinden acligimiz, susuzlugumuz vs bize bedensel ihtiyaclarimizi hatirlatir, hayatta kalmak icin ustumuze duseni yapmaya davet eder, ancak kalp, akil ve ruhun iradesinden cikip nefis basi bozuk birakilirsa asiri yemek gibi zarar verir. Seytani egilimleri olan nefis ise, insani insan yapan ve dogru kullanilirsa insani meleklerden yani evrendeki diger varliklardan ustun kilacak ozelliktir. Bunun icin bkz. Bakara suresi 2:30-39. Insan hataya egilim gosterir ve sonra bu hatadan ya isledikten sonra ya da islemeden evvel doner ve boylece Rabbinin Tevvab, tevbeleri (gunahtan, kotulukten donmek) kabul eden, ismiyle tanisir. Melekler (evrendeki maddi her seyin manevi yonu, insanin maddi bedeninin ruhu gibi), hayvanlar gunah nedir bilmedikleri icin bu ismi taniyamazlar. Seytan ise hatasindan donmez. Insan bir nevi icinde hem melek hem seytani barindirir, boylece melekler gibi Yaraticisini tesbih ettiginde (Allah'in noksanlardan uzak oldugunu ifade etmek) seytandan gelen dusuncelerin neden yanlis oldugunu bilip anlayip bundan donerek tesbih edebildiginden, imani meleklerinkinden daha ustun olabilir. Ibrahim asm'in kissasi buna guzel bir ornektir. bkz. 6:74-79 (6:76 (Turkish) Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yildiz görmüs ve demisti ki: "Bu benim rabbimdir." Fakat (yildiz) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri sevmem" demisti.) Nefis maddi olarak buyuk ve yuce seylere deger verir: piramitler, dikili taslar, Nemrut'un gokte bir Yaratici'nin olmadigini ispatlamak icin yaptirdigi kule, gokdelenler, vs. Yildizlar da nefsin iradesindeki akil icin, urkutucu atesleri, akil almaz buyuklukleri ve yeryuzunden yukseklikleriyle maddeten guclu gorunurler. Halbuki ufacik bir insanin aklina dahi sahip degildirler. Ustelik her sey gibi onlar da ölümlüdurler. Ote yandan, kalbin iradesindeki akil, ölümlü yani fani, gecici bir seyin, en ufak bir partikulun dahi Yaraticisi olamayacagini bilir. Kalbin iradesinde dahi olsa, akil nefse urettirilen fikirlere de hakim oldugundan, imani daha keskin daha kesin olma potansiyeli tasir. Yani suphe ve sorgulama nefse urettirilen fikirlerden gelir, ancak bu supheler cevaplandiginda kalp ve hatta nefis dahi (nafsul mutmainnah: 89:27 (Turkish) Ey mutmain (tatmin bulmus) nefis,), imana daha cok ikna olur. 

Nefsin onemine boylece kisaca degindikten sonra, cennet ve cehennem ayetlerinin literal anlasilamayacagini da vurgulamali. Zira, (32:17 (Turkish) Artik hiç bir nefis, yaptiklarina karsilik olmak üzere kendileri için gözler aydinligi olarak nelerin (sayisiz nimetlerin) saklandigini bilmez.) ve bu ayeti aciklayan hadis ise: "God says: ‘I have readied for My righteous servants what no eye has ever seen, and no ear has ever heard, and no heart of man has ever conceived" ’ (Bukhari and Muslim, on the authority of Abu Hurayrah; also Tirmidhi)(cf. Fath al-Bari VIII, 418 f.)(yaklasik cevirim: "Allah der ki: "Salih kullarim icin hic bir gozun gormedigi, ve hic bir kulagin duymadigi, ve hic bir insan kalbinin tasavvur etmedigini hazirladim" ") Yani, esasen insanin ahiret hayatini hayal etmesi imkansizdir. Bu, anne karnindaki fetusun dunya hayatini hayal etmeye calismasindan farksizdir. Bir cok ayet, ahiret hayatinin bu dunyayi bazi yonlerinden hatirlatacak olsa da, tamamen yeni bir "insa" olacagini soyler (ornegin, 2:25 Kendilerine rizik olarak bu ürünlerden/meyvelerden her yedirildiginde: "Bu daha önce de riziklandigimizdir" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmustur. 56:35 (Turkish) Gerçek su ki, Biz onlari yeni bir insa (yaratma) ile insa edip-yarattik.) Konudan biraz sapacak olursak, benim tamamen atmasyon teorime gore ahirette zaman mefhumu degiseceginden, bu dunyadaki 2 boyutlu dairesel zamanin 3 boyutlu mekana eklenip ahiretin 5 boyutlu bir evren olmasi mumkundur. Nasil ki Carl Sagan'in Flatland (Duz memleket) ornegindeki 2 boyutlu farazi bir canli 2 boyutlu resmini gordugu meyveyi 3 boyutlu halde gorse tanir ama hayretler icine duser, https://www.youtube.com/watch?v=UnURElCzGc0 kim bilir, biz de ahirette belki 3 boyutlu meyvelerin 5 boyutlu hallerini gorup, hem taniyip, hem hayret icine dusecegiz, zira daha yuksek boyutlarin neye benzedigini tasavvur etmemiz bu dunyada imkansizdir. Ancak yuksek boyutlu objelerin 3 boyutlu golgelerinin neye benzeyebileceklerini bilebiliriz ve bazi cizimlere bakilirsa boyut arttikca objelerin guzelligi ve dikkat cekiciligi de artiyor, adeta Allah'in Cemal (Sonsuz guzellik kaynagi) ismini daha acik secik, daha ince bir perde arkasindan goruyoruz.  

Sapaktan cikip 19:71 ayetine donecek olursam, cehennem sadece öldükten sonra var degildir. Zira cehennem icin yapilan tasvirlerden biri de "zakkum agaci"dir, "agac" benzetmesi bu dunyanin ahiretin cekirdegi olduguna isaret eder. Ayni sekilde cennet icin de "tuba agaci" misali verilir.(36:54 (Turkish) Iste bugün hiç kimseye (hiç) bir seyle zulmedilmez ve siz de yaptiklarinizdan baskasiyla karsilik görmezsiniz.) Bu dunyada yaptiklarimiz topraga cekirdek ekmek gibi ve neyin cekirdegini ekersek onun agacini ahirette bicecegiz. Peki bu yaptiklarimizin karsiligini bu dunyada gormeye baslamiyor muyuz? Adalet ahirette tamamlanacak olsa da bu dunyada da vicdan azabi ve ruh sikintisi formlarinda cehennemin numunesini, ic huzuru formunda cennetin numunesini tadiyoruz. En muttaki en evliya hatta peygamber olan kisi dahi, nefis sahibidir ve nefsine uydugu ya da uymayi hayal ettigi takdirde cekecegi vicdani ve ruhi sikinti, cehennemin onun "gorus alanina" getirilmesidir. Ornegin, yaratilisi, evreni, kendimi, amaci olmayan varliklar gibi farzedip hayal etsem, bunun duygularima ve ruhuma verecegi eziyeti hayalen ve faraziyen dahi hissetmeye baslarim. Cekecegim bu eziyet, cehennem atesinin bir nevi dumanini solumamdir. Halbuki, Rabbimin ne kadar comert ve merhametli oldugunu ve her zaman benim icin en hayirli iyi olani yarattigini hayal etsem bunun icime doldurdugu huzur, cennet bahcesinin bir nevi kokusunu duymamdir. 

41:30 (Turkish) Süphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tir" deyip sonra dosdogru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onlarin üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayin ve hüzne kapilmayin, size vadolunan cennetle sevinin."
41:30    behold,   those who say, “Our Sustainer is God,” and then steadfastly pursue the right way - upon them do angels often descend, [say­ing:] “Fear not and grieve not, but receive the glad tiding of that paradise which has been promised to you!

No comments:

Post a Comment